Dezenformasyonla Mücadele Yasası ile Neler Değişecek?

Bu yasa ile dezenformasyon yeni bir suç olarak tanımlanıyor. Ülke tarihinde görülmemiş düzeyde düşünce, ifade ve yayımlama özgürlükleri adına endişeye neden olan 40 maddeden oluşan tasarı sosyal medya kullanıcılarının tümünü ilgilendiren önemli değişikliklere yol açacak. Meclis’ten geçmesi halinde haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanında köklü değişiklikler bekleniyor.

Kaynak: Nijwam Swargiary, Unsplash

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2021’de ülke çapında yaşanan büyük yangınların ardından sosyal medyadan yapılan bazı paylaşımlara tepki göstererek, “dezenformasyon ve yalan haberle mücadele” için yasal düzenleme yapılacağını açıklamış ve Ak Parti buna dönük çalışma başlatmıştı. Bunun üzerine iktidar milletvekillerinin imzasıyla TBMM’ye “Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” başlıklı teklif, çeşitli kanunlarda değişiklik öngören bir torba yasa halinde sunuldu. İktidar kanadı tarafından kısaca “Dezenformasyonla Mücadele Yasası” adıyla ifade edilen, yasaya itiraz edenler tarafından “sansür yasası” ve “sosyal medya yasası” olarak anılan kanun teklifi bir önceki yasama döneminde meclise sunulmuş, Adalet Komisyonu’nda tartışmalar eşliğinde kabul edildikten sonra Genel Kurul’a sevk edilmişti.

Bu yasa ile dezenformasyon yeni bir suç olarak tanımlanıyor. Ülke tarihinde görülmemiş düzeyde düşünce, ifade ve yayımlama özgürlükleri adına endişeye neden olan 40 maddeden oluşan tasarı sosyal medya kullanıcılarının tümünü ilgilendiren önemli değişikliklere yol açacak. Meclis’ten geçmesi halinde haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanında hayatlarımız kökten değişecek.

Basın Meslek Örgütleri Neden Karşı Çıkıyor?

Öncelikle 4 Ekim 2022 Salı günü TBMM’ye gelen Sosyal Medya Yasa Tasarısı meslek örgütlerinin görüşü alınmadan, komisyon toplantılarında meslek örgütü temsilcilerine yeterli süre verilmeden ve önerileri de dikkate alınmadan katılımcı bir şekilde hazırlanmadığı için eleştirilere neden oldu. Genel Kurul’da görüşmeler başlamadan önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), DİSK Basın İş, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRYAYBİR) basın toplantısı düzenleyerek bir kez daha itirazlarını dile getirdi. TGS ayrıca altı ilde “Sansür Yasasına Hayır” talebiyle farklı illerde basın açıklaması yaparak teklifin geri çekilmesi için çağrı yaptı. Bu taleple gazeteciler ortak dilekçe metnini imzalayarak TBMM Başkanlığı ile AKP, MHP, CHP, HDP ve İYİ Parti grup başkanlıklarına iletti.

Basın meslek örgütlerinin ortak dilekçesinde, “Teklifin 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi olarak eklenmesi planlanan ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu muğlaktır, sübjektif değerlendirmelere açıktır. Zamana, kişilere ve koşullara bağlı olarak her uygulamacı tarafından farklı yorumlanması muhtemel bu düzenlemeyle, yalnızca gazeteciler değil tüm toplum ciddi bir cezai tehdit ile karşı karşıya bırakılmakta, ifade ve basın özgürlüğü yok edilmektedir” ifadesine yer verildi.[1]

Türkiye’nin Dezenformasyon Yasası Tasarısı Neleri İçeriyor?

Halkı ‘Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yaymak’ Yeni Bir Suç Olarak Tanımlanıyor.

Yasa teklifi, “dezenformasyon” ve yalan haber yayma suçu tanımının Türk Ceza Kanunu’na eklenmesini öngörüyor. Yasa teklifi ile toplumda korku ve panik yaratan veya nefret söylemi içeren gerçeğe aykırı bilgileri sosyal medya üzerinden yaymak, müstakil bir suç olarak düzenlenecek. Türk Ceza Kanunu’na ‘yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ diye yeni bir suç ekleyen değişiklik teklifi, bu suçu işleyenlere 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılmasını öngörüyor. Ayrıca Milli İstihbarat Teşkilatı’nın faaliyetleri ve personeline yönelik suç teşkil eden içerikler katalog suçlar kapsamına alınacak.

Teklifin bu maddesi sübjektif nitelikte ve muğlak görüldüğünden suistimallere kapı aralamaktadır. Dezenformasyon, kişilik hakları gibi ifadelerle meşrulaştırılmaya çalışılan bu madde, neyin dezenformasyon olduğunu belirleme yetkisinin kimde olacağı sorusunu yanıtsız bırakmaktadır. Bununla beraber Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, yasa henüz yürürlüğe girmeden İletişim Başkanlığı bünyesinde bir “Dezenformasyonla Mücadele Merkezi” kurulduğunu ve koordinatörünün de atandığını açıklamıştır.

Basın Kartı Düzenlenmesi Bakımından Basın Kartı Talep Eden Medya Mensupları ve Enformasyon Görevlileri Bu Kanun Kapsamına Dahil Ediliyor.

Bu kanun teklifiyle internet haber siteleri 5187 sayılı Basın Kanunu kapsamına alınmaktadır. Bu sitelerde çalışan gazetecilerin basında çalışma ilişkilerini düzenleyen ve gazetecilere çeşitli haklar tanıyan 5953 sayılı iş kanununa dahil edilmesi, kendi içerisinde değerlendirildiğinde, olumludur. İnternet haber siteleri ile basın kartına ilişkin hususlar Basın Kanunu’nun kapsamına alınarak radyo, televizyon, kamu kurum ve kuruluşlarının yürüttükleri enformasyon hizmetlerinde çalışan kamu personelinin basın kartı düzenlenmesi bakımından süreli yayın çalışanları gibi değerlendirileceği öngörülüyor. Fakat, uzun yıllardır gazetecilerin 212 olarak bilinen bu iş yasası dahilinde değil, normal iş kanunu içerisinde istihdam ettiği bilinmektedir. Konunun uzmanları bu teklifin bu durumu değiştirmeyeceğini düşünmekte.

Tasarı kabul edilirse basın kartı başvuruları, İletişim Başkanlığı’na yapılacak ve basın kartı resmi bir kimlik belgesi olarak kabul edilecek. Başkanlık bünyesinde 9 kişiden oluşan Basın Kartı Komisyonu tarafından düzenlenecek olan basın kartını talep edenlerin, bir dizi şartın yanında ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ suçunun da dahil olduğu Kamu Barışına Karşı Suçlara karışmamış olması gerekiyor. Bu madde ile gücü ve yetkisi artırılan Basın İlan Kurumu, matbu ve dijital medya için RTÜK haline getirilmeye çalışılmaktadır.

Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin Görev Alanı Genişletiliyor.

Erişim Sağlayıcıları Birliği’nin görev alanı erişim engelleme ve içerik kaldırma kararlarının uygulanmasına yönelik diğer kanunlarda yer alan düzenlemeleri kapsayacak şekilde genişletiliyor. İçeriklerin kaldırılması ve engellenmesi konusunda hızlı olabilmek için yazılım ve donanım kurulması sağlanıyor. Ayrıca, erişim engelleme konusunda içerik ve yer sağlayıcının nerede bulunduğu ile değişen yetki farkı, yurt içi ve yurt dışı ayrımı kaldırılarak son buluyor.[2]

Sosyal Medya Platformlarına Dönük Düzenlemeler

Teklifte yer alan sosyal medya platformları ile ilgili maddeler, 2020 yılında çıkan Sosyal Medya Yasası’nın [3] kapsamını genişletmektedir. Sosyal medya platformlarının Türkiye’deki temsilcilerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasını ve Türkiye’de ikamet etmesini zorunlu kılan değişiklikler ayrıca devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, anayasal düzene karşı suçlar ile devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk gibi suç isnatlarında kullanıcı bilgilerinin mahkemeye verilmesini zorunlu hale getiriyor. Bu bilgilerin verilemediği durumda ilgili platformlara yüzde 90 oranında bant genişliği azaltma cezası verilecektir. Sosyal Medya Yasası ve şimdiki teklifle amaçlanan Twitter başta olmak üzere sosyal medya kullanıcılarının kimlik bilgilerine istediği an erişebileceği bir sisteme kavuşmak, böylece çevrimiçi ifade hürriyetini ve bilgiye erişme hakkını kısıtlayacaktır.

Sonuç Yerine

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) [4] örgütünün yayınladığı 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre Türkiye, 180 ülke içerisinde 149’uncu sırada. Endekste Türkiye 2005 yılında 98’inci sırada yer alıyordu. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın verilerine göre Türkiye’de 36 gazeteci yazdıkları veya söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutuluyor[5]. Freedom House tarafından 2021 yılında yayımlanan ‘Nette Özgürlük’[6] isimli raporda ise Türkiye İnternetin Özgür olmadığı ülkeler kategorisine girdi. Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI) ise bu yıl yayınladığı raporda hazırlanan ‘dezenformasyon’ yasasının bağımsız gazetecilik, bilgiye erişim, ifade ve düşünce özgürlüğü önünde ciddi bir tehdit olduğunun altını çiziyor.

Teklif bir bütün olarak değerlendirildiğinde fikir ve ifade özgürlükleri ile haberleşme özgürlüklerinin kamunun sıkı denetimi altına alınmasının amaçlandığı görülüyor. Bu düzenlemenin bireylerin ifade özgürlüğü, haber alma özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü de dahil olmak üzere temel haklara yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu ve baskı aracı olarak kullanılmaya elverişli olduğu açıktır. Dezenformasyon kavramının içeriği belirsiz olup gerçeğe aykırı bilginin cezalandırılması gerçeği (hakikati) tanımlama yetkisini iktidara vermektedir. Bilginin yayılmasına müdahale etmek, demokrasinin vazgeçilmez bir unsuru olan bilgi ve haberlerin özgürce elde edilmesi ve yayılması hakkına müdahale teşkil edecektir.

Kaynaklar

[1] https://m.bianet.org/bianet/print/267996-basin-meslek-orgutleri-iktidar-secim-oncesi-sansuru-agirlastirmak-icin-hazirladigi-tasariyi-geri-ceksin

[2] https://www.dogrulukpayi.com/bulten/dezenformasyon-yasasi-nin-ongordukleri?gclid=Cj0KCQjw-fmZBhDtARIsAH6H8qiPJskyS_sougNOjFdb9A4Ennq18OAZcTrKogG2tpeIDZ91bd4rUwcaAvgcEALw_wcB

[3] https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/07/20200731-1.htm

[4] https://rsf.org/en/country/turkey

[5] https://tgs.org.tr/cezaevindeki-gazeteciler/

[6] https://freedomhouse.org/report/freedom-net

Uluslararası Şeffaflık Derneği
Uluslararası Şeffaflık Derneği

Written by Uluslararası Şeffaflık Derneği

Daha adil ve şeffaf bir gelecek için mücadele eder. Ayrıntılı bilgi: seffaflik.org

No responses yet